SAYIN ERSOY DEDE SUÇSUZ ARKADAŞLARIMIZA İFTİRACILIĞI TAVSİYE ETMİŞTİR
Sayın Ersoy Dede ikinci ilginç
yorumunu ise, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarına yönelik komploda polis operasyonundan
bu yana özellikle teşvik edilen itirafçılığı daha 2018 yılının Ağustos ayındayken
dile getirerek yapmıştır. Köşe yazısının ilgili bölümü şöyledir:
“Cezaevindeki ve dışarıdaki kandırılmış Adnancıların
bundan haberleri yok. ‘Üç beş güne
çıkarız’ diye bekliyorlar. Çıkamayacaklar! Adnan Oktar 400 yılla yargılanacak… Diğer
Adnancılar için de 35-40 yıldan daha az cezalar istenmeyecek… Gelelim esas meseleye… Eğer soruşturma bitmeden, iddianame tanzim
edilmeden itirafçı olurlarsa yargıyla işbirliği yaparlarsa durum değişir…”
Sayın Ersoy Dede’nin gizli yürütülen
bir soruşturma hakkında hiçbir bilgisi olmamasına rağmen, dosyanın gidişatı
hakkında kendinden emin ifadelerle tespitlerde bulunmasının ve bunların bire
bir tutmasının dışında Sayın Adnan Oktar’ın arkadaşlarını açıkça iftiracılığa
yöneltmeye çalıştığı da görülmektedir. Sözde itirafçı olmadıkları takdirde ise üstü
kapalı şekilde, uzun yıllar hapiste kalacaklarıyla onları korkutmak istemiştir.
Birçok husumetli müştekide de
karşılaştığımız bu yöntemin tek sebebinin Sayın Adnan Oktar’ın arkadaş grubunun
dağıtılması olduğu açıktır. Zira dosyadaki ağır suçlar gerçekten işlenmiş
olsaydı, aklı başında hiçbir insan bu suçları işlemiş kimselerin ceza çekmeden
topluma karışmalarını istemezdi. Zaten Sayın Ersoy
Dede de dosyadaki suçlamaların iftiradan ibaret olduğunu bildiği için son
derece rahat bir şekilde insanları etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak
zorunda bırakmaya çalışmaktadır. Kendisinin bu eylemi ise, Adnan Oktar
Davası’nda yargılanan insanların hapisle korkutulup masum arkadaşlarına iftira
atmaya zorlandıkları gerçeğini bir kez daha teyit etmiştir.
Ancak Ersoy Dede’nin unuttuğu çok
önemli bir gerçek vardır: Öncelikle Sayın Adnan Oktar ve arkadaşları
birbirlerini sevmekten ve dostluklarından asla vazgeçmeyeceklerdir. Ama daha da
önemlisi arkadaş camiamızın dağılmasını istemekle aslında Ersoy Dede deyim
yerindeyse kendi ayağına sıktığının farkında bile değildir.
Sayın Ersoy Dede’nin günümüzde eski
düşünceleri hala taşıyıp taşımadığını bilmiyoruz. Bu nedenle de kendisine
aşağıdaki soruların sorulması gerektiğine inanıyoruz:
· Adnan Oktar Davası sürecinde hiçbir
suçu olmayan insanların haksız yere hapse düşmek veya arkadaşlarına iftira
atarak tahliye edilmek arasında seçim yapmak zorunda bırakılmaları büyük bir
vicdansızlık değil midir?
· Haksız yere 2,5 yılı aşkın
süredir hapiste tutulan, bu sırada sağlıkları bozulan, maddi birçok kaybı olan
insanlar ve tutuklanan bu insanların yardımlarından mahrum kalarak ölen hasta
anne ve babalar hakkında bugün ne düşünmektedir?
Bu soruların cevabını, Sayın Ersoy
Dede’nin nasıl bir Türkiye hayal ettiğini ortaya koyacak olması bakımından
oldukça önemli görüyoruz.
Yorumlar
Yorum Gönder