Kayıtlar

SAYIN ADNAN OKTAR’IN 40 YILLIK FİKRİ MÜCADELESİ NETİCESİNDE OLDUKLARI YERE GELEN ERSOY DEDE GİBİ BAZI KARDEŞLERİMİZİN UNUTTUKLARI GERÇEKLER

Resim
  11 Temmuz 2018’de düzenlenen polis operasyonundan bu yana camiamız hakkında yazı kaleme alan muhafazakar camiadan bazı kardeşlerimizin unuttukları bazı önemli gerçekler olduğunu düşünüyoruz. Bunlardan en önemlisi bugün bulundukları yer ve makamlarda bu kadar rahat yazılarını yazıyor, fikirlerini anlatabiliyorlarsa kendileri henüz okul sıralarında boya kalemleriyle oynarken Sayın Adnan Oktar’ın tek başına her türlü zorluğu ve karşıtlığı göze alarak, akıl hastanesi ve kokain komplosu gibi çileli süreçlerden geçerek yaptığı ilmi mücadelesidir. Bediüzzaman Hazretleri’nin 12 vekilinden biri olan kıymetli Mustafa Sungur Ağabey’in de ifade ettiği gibi Sayın Adnan Oktar, “Sedd-i Zulkarneyn olmuş, onu aşıp diğer Müslüman camialara ulaşamamış”lardır. Bugün de benzeri bir süreç yaşanmaktadır. Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının yaklaşık 3 yıldır devam eden her türlü karalama, iftira, baskı, yıldırma, cezaevleri, tecritler, mal ve mülklerin tamamına el konulma gibi akıl almaz hukuksuzluklara r

SAYIN ERSOY DEDE SUÇSUZ ARKADAŞLARIMIZA İFTİRACILIĞI TAVSİYE ETMİŞTİR

Resim
  Sayın Ersoy Dede ikinci ilginç yorumunu ise, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarına yönelik komploda polis operasyonundan bu yana özellikle teşvik edilen itirafçılığı daha 2018 yılının Ağustos ayındayken dile getirerek yapmıştır. Köşe yazısının ilgili bölümü şöyledir: “Cezaevindeki ve dışarıdaki kandırılmış Adnancıların bundan haberleri yok. ‘Üç beş güne çıkarız’  diye bekliyorlar. Çıkamayacaklar!  Adnan Oktar 400 yılla yargılanacak… Diğer Adnancılar için de 35-40 yıldan daha az cezalar istenmeyecek…  Gelelim esas meseleye… Eğer soruşturma bitmeden, iddianame tanzim edilmeden itirafçı olurlarsa yargıyla işbirliği yaparlarsa durum değişir …”  Sayın Ersoy Dede’nin gizli yürütülen bir soruşturma hakkında hiçbir bilgisi olmamasına rağmen, dosyanın gidişatı hakkında kendinden emin ifadelerle tespitlerde bulunmasının ve bunların bire bir tutmasının dışında Sayın Adnan Oktar’ın arkadaşlarını açıkça iftiracılığa yöneltmeye çalıştığı da görülmektedir. Sözde itirafçı olmadıkları takdirde ise

İMAN EDENLER TARİH BOYUNCA HAPİS TEHDİDİYLE KARŞILAŞMIŞLARDIR

Resim
  Aslında iman edenlerin suçları olmadığı halde hapisle tehdit edilmeleri tarih boyunca da yaşanmıştır.   Örneğin Hz. Yusuf (as) yaşadığı dönemde cinsel saldırı iftirasına maruz kalmış, suçsuz olduğu delilleriyle görülmesine rağmen yine de hapse atılmıştır. Kuran’da konuyla ilgili ayet şöyledir: “ Sonra onlar, Yusuf'un suçsuzluğunu ortaya koyan delilleri gördükten sonra yine de mutlaka onu bir süre zindana atmayı uygun buldular. ” (Yusuf Suresi, 35) Düşmanları Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav)’in tutuklanması için planlar kurmuşlardır: “Hani o inkar edenler, seni  tutuk lamak ya da öldürmek veya sürgün etmek amacıyla, tuzak kuruyorlardı. Onlar bu tuzağı tasarlıyorlarken, Allah da bir düzen (bir karşılık) kuruyordu. Allah, düzen kurucuların (tuzaklarına karşılık verenlerin) hayırlısıdır.” (Enfal Suresi, 30) Kuran’daki Kehf kıssasında dönemin zorba yönetimi tarafından hapisle tehdit edildikleri için, kavimlerinden uzaklaşarak mağaralara sığınan gençlerden bahsetmekted

DECCALİYETİN MERKEZİ OLAN İNGİLİZ DERİN DEVLETİ SAYIN ADNAN OKTAR’IN ARKADAŞ GRUBUNU HEDEF ALMIŞTIR

Resim
  Kanaatimizce Sayın Ersoy Dede’nin bahsettiği devlet, yazısında güya inanmadığını belirttiği İngiliz derin devletinden başkası değildir. Zira İngiliz derin devleti Mehdi (as) ve Hz. İsa (as) karşıtı bir yapılanmadır ve bu mübarek insanların gündemde tutularak insanların ahir zaman hakkında bilinçlendirilmesine şiddetle karşıdır. Yüce Türk Devleti ise binlerce yıldır Mehdiyetin savunucudur. Mehdiyet yani Türk İslam ülkelerinin birleşmesi, dünyaya barışın hakim olması, sevgi ve güzelliğin yayılması Türk devletinin adı konulmamış ideolojisidir. Mehdi (as) ile ilgili müjdelerin ve Hz. İsa (as)’ın ahir zamanda ikinci kez yeryüzüne gelecek olmasının gerçek oldukları anlaşıldığı takdirde, diğer ahir zaman konularının, yani örneğin kendi varlığının da fark edileceğini çok iyi bilen İngiliz derin devleti ise Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarını hedef almıştır. Sayın Adnan Oktar 2015 yılının sonlarından itibaren, yaşadığımız çağda faaliyet halinde olan, dünyayı kana bulayan ve dinsiz bir düzene

HADİSLERDE BİLDİRİLEN AHİR ZAMAN ALAMETLERİNİN BİRÇOĞU GERÇEKLEŞMİŞTİR

Resim
  İçinde bulunduğumuz dönemin kıyametten önce yaşanacak olan ve “ahir zaman” olarak adlandırılan zaman dilimi olduğu birçok İslam alimi tarafından dile getirilmiştir. Hadislerde, bu dönemde büyük olaylarla karşılaşılacağı ve bunların sonucunda İslam’ın yeryüzüne hakim olacağına dair birçok anlatım bulunmaktadır. Ahir zamanın bu dönemi kapsadığı Peygamber Efendimiz (sav)’in bazı hadislerinden hareketle hesaplama yapan İslam alimlerinin açıklamalarında da anlaşılmaktadır. Örneğin Suyuti Hazretleri’nin kitabında yer alan hadislerde dünyanın ömrünün 7 bin yıl olduğu bunun bunun 5600 yılının geçtiği anlatılmaktadır. 7000’den 5600 çıktığında geriye 1400 kaldığına göre, ayette bildirilen Hz. İsa (as)’ın gelişi, Resulullah (sav)’in müjdelediği Hz. Mehdi (as)’ın çıkışı ve İslam ahlakının dünyaya hakim oluşu Hicri 1400’lerde gerçekleşecektir. Ayrıca Suyuti Hazretleri ümmetin ömrünün Hicri 1500’leri geçmeyeceğini de belirtmektedir: “BENİM ÜMMETİMİN ÖMRÜ 1500 SENEYİ PEK GEÇMEYECEK.” (Suyuti

HZ. MEHDİ (AS) VE HZ. İSA (AS) BU YÜZYILDA ZUHUR EDECEKLERDİR

Resim
  Sayın Ersoy Dede her ne kadar yalanlamış olsa da Mehdiyet, Peygamber Efendimiz (sav) en başta olmak üzere tarih boyunca yaşamış birçok peygamberin haber verdiği, önemini zikrettiği, alametlerini ve o dönemde yaşanacak olayları detaylı tarif ederek Müslümanları müjdelediği kutlu bir olaydır. Birçok İslam alimi de Peygamberimiz (sav)’dan bizlere ulaşan birçok hadis-i şerifin ışığında bu konuyu açıklayıp her zaman gündemde tutmuş ve ahir zamanda gelecek olan Hz. Mehdi (as) ile ümmeti müjdelemiştir. Pek çok İslam alimi, hadis imamı, mezhep imamı ve İslam tarihçisi Hz. Mehdi (as) hakkında onlarca kitap ve risale kaleme almıştır. Bu zatlar yayınladıkları bu eserlerle Hz. Mehdi'ye inanmanın İslam itikadının gereklerinden olduğunu delilleriyle ortaya koymuşlardır. Özetle, Mehdiyet konusu her dönemde Müslümanlar için şevklendirici bir unsur olarak gündemde tutulmuştur. Peygamberimiz (sav)'in ahir zamanla ilgili müjdelerinin hak olduğu ve muhakkak gerçekleşeceği konusunda Ehl-i Sü

MEHDİYET KONUSU EHL-İ SÜNNET'İN EN GÜVENİLİR KAYNAKLARINDAN OLAN KÜTÜB-Ü SİTTE'DE YER ALMAKTADIR

Resim
  Kütüb-i Sitte'de Mehdiyet hakkında pek çok hadis rivayet edilmiştir. Yalnızca Kütüb-i Sitte'de yer alması dahi Mehdiyet konusunun doğruluğu şüphe götürmeyen bir gerçek olduğunu ortaya koymaya yeterlidir. Kütüb-i Sitte'de yer alan Mehdiyet gerçeği hakkındaki hadislerden bazı örnekler şöyledir: ... Nihayet Meryem oğlu İsa iner ve MÜSLÜMANLARIN EMİRİ (HZ. MEHDİ)   ONA: GEL, BİZE NAMAZ KILDIR , der. Bunun üzerine İsa: 'Hayır, Allah'ın bu ümmete bir ikramı olarak sizin bir kısmınız diğer bir kısım üzerine emirlersiniz ' der.  (Sahih-i Müslim, c. 1, s. 209) Ebu Hüreyre (ra) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: İMAMINIZ (HZ. MEHDİ) KENDİNİZDEN OLDUĞU HALDE Meryem oğlu sizin içinize indiği zaman acaba sizler nasıl olursunuz. (Sahih-i Buhari ve tercemesi, Meryemoğlu İsa (as)'nın İnmesi Babı, 119) ... Ümmü Seleme (r.a.) şöyle demiştir: Resulullah (s.a.)'i şöyle buyururken işittim: " MEHDİ BENİM AİLEMDEN, FATIMA'NIN OĞULLARINDANDIR.