Kayıtlar

Mayıs, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

SAYIN ADNAN OKTAR’IN 40 YILLIK FİKRİ MÜCADELESİ NETİCESİNDE OLDUKLARI YERE GELEN ERSOY DEDE GİBİ BAZI KARDEŞLERİMİZİN UNUTTUKLARI GERÇEKLER

Resim
  11 Temmuz 2018’de düzenlenen polis operasyonundan bu yana camiamız hakkında yazı kaleme alan muhafazakar camiadan bazı kardeşlerimizin unuttukları bazı önemli gerçekler olduğunu düşünüyoruz. Bunlardan en önemlisi bugün bulundukları yer ve makamlarda bu kadar rahat yazılarını yazıyor, fikirlerini anlatabiliyorlarsa kendileri henüz okul sıralarında boya kalemleriyle oynarken Sayın Adnan Oktar’ın tek başına her türlü zorluğu ve karşıtlığı göze alarak, akıl hastanesi ve kokain komplosu gibi çileli süreçlerden geçerek yaptığı ilmi mücadelesidir. Bediüzzaman Hazretleri’nin 12 vekilinden biri olan kıymetli Mustafa Sungur Ağabey’in de ifade ettiği gibi Sayın Adnan Oktar, “Sedd-i Zulkarneyn olmuş, onu aşıp diğer Müslüman camialara ulaşamamış”lardır. Bugün de benzeri bir süreç yaşanmaktadır. Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının yaklaşık 3 yıldır devam eden her türlü karalama, iftira, baskı, yıldırma, cezaevleri, tecritler, mal ve mülklerin tamamına el konulma gibi akıl almaz hukuksuzluklara r

SAYIN ERSOY DEDE SUÇSUZ ARKADAŞLARIMIZA İFTİRACILIĞI TAVSİYE ETMİŞTİR

Resim
  Sayın Ersoy Dede ikinci ilginç yorumunu ise, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarına yönelik komploda polis operasyonundan bu yana özellikle teşvik edilen itirafçılığı daha 2018 yılının Ağustos ayındayken dile getirerek yapmıştır. Köşe yazısının ilgili bölümü şöyledir: “Cezaevindeki ve dışarıdaki kandırılmış Adnancıların bundan haberleri yok. ‘Üç beş güne çıkarız’  diye bekliyorlar. Çıkamayacaklar!  Adnan Oktar 400 yılla yargılanacak… Diğer Adnancılar için de 35-40 yıldan daha az cezalar istenmeyecek…  Gelelim esas meseleye… Eğer soruşturma bitmeden, iddianame tanzim edilmeden itirafçı olurlarsa yargıyla işbirliği yaparlarsa durum değişir …”  Sayın Ersoy Dede’nin gizli yürütülen bir soruşturma hakkında hiçbir bilgisi olmamasına rağmen, dosyanın gidişatı hakkında kendinden emin ifadelerle tespitlerde bulunmasının ve bunların bire bir tutmasının dışında Sayın Adnan Oktar’ın arkadaşlarını açıkça iftiracılığa yöneltmeye çalıştığı da görülmektedir. Sözde itirafçı olmadıkları takdirde ise

İMAN EDENLER TARİH BOYUNCA HAPİS TEHDİDİYLE KARŞILAŞMIŞLARDIR

Resim
  Aslında iman edenlerin suçları olmadığı halde hapisle tehdit edilmeleri tarih boyunca da yaşanmıştır.   Örneğin Hz. Yusuf (as) yaşadığı dönemde cinsel saldırı iftirasına maruz kalmış, suçsuz olduğu delilleriyle görülmesine rağmen yine de hapse atılmıştır. Kuran’da konuyla ilgili ayet şöyledir: “ Sonra onlar, Yusuf'un suçsuzluğunu ortaya koyan delilleri gördükten sonra yine de mutlaka onu bir süre zindana atmayı uygun buldular. ” (Yusuf Suresi, 35) Düşmanları Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav)’in tutuklanması için planlar kurmuşlardır: “Hani o inkar edenler, seni  tutuk lamak ya da öldürmek veya sürgün etmek amacıyla, tuzak kuruyorlardı. Onlar bu tuzağı tasarlıyorlarken, Allah da bir düzen (bir karşılık) kuruyordu. Allah, düzen kurucuların (tuzaklarına karşılık verenlerin) hayırlısıdır.” (Enfal Suresi, 30) Kuran’daki Kehf kıssasında dönemin zorba yönetimi tarafından hapisle tehdit edildikleri için, kavimlerinden uzaklaşarak mağaralara sığınan gençlerden bahsetmekted

DECCALİYETİN MERKEZİ OLAN İNGİLİZ DERİN DEVLETİ SAYIN ADNAN OKTAR’IN ARKADAŞ GRUBUNU HEDEF ALMIŞTIR

Resim
  Kanaatimizce Sayın Ersoy Dede’nin bahsettiği devlet, yazısında güya inanmadığını belirttiği İngiliz derin devletinden başkası değildir. Zira İngiliz derin devleti Mehdi (as) ve Hz. İsa (as) karşıtı bir yapılanmadır ve bu mübarek insanların gündemde tutularak insanların ahir zaman hakkında bilinçlendirilmesine şiddetle karşıdır. Yüce Türk Devleti ise binlerce yıldır Mehdiyetin savunucudur. Mehdiyet yani Türk İslam ülkelerinin birleşmesi, dünyaya barışın hakim olması, sevgi ve güzelliğin yayılması Türk devletinin adı konulmamış ideolojisidir. Mehdi (as) ile ilgili müjdelerin ve Hz. İsa (as)’ın ahir zamanda ikinci kez yeryüzüne gelecek olmasının gerçek oldukları anlaşıldığı takdirde, diğer ahir zaman konularının, yani örneğin kendi varlığının da fark edileceğini çok iyi bilen İngiliz derin devleti ise Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarını hedef almıştır. Sayın Adnan Oktar 2015 yılının sonlarından itibaren, yaşadığımız çağda faaliyet halinde olan, dünyayı kana bulayan ve dinsiz bir düzene

HADİSLERDE BİLDİRİLEN AHİR ZAMAN ALAMETLERİNİN BİRÇOĞU GERÇEKLEŞMİŞTİR

Resim
  İçinde bulunduğumuz dönemin kıyametten önce yaşanacak olan ve “ahir zaman” olarak adlandırılan zaman dilimi olduğu birçok İslam alimi tarafından dile getirilmiştir. Hadislerde, bu dönemde büyük olaylarla karşılaşılacağı ve bunların sonucunda İslam’ın yeryüzüne hakim olacağına dair birçok anlatım bulunmaktadır. Ahir zamanın bu dönemi kapsadığı Peygamber Efendimiz (sav)’in bazı hadislerinden hareketle hesaplama yapan İslam alimlerinin açıklamalarında da anlaşılmaktadır. Örneğin Suyuti Hazretleri’nin kitabında yer alan hadislerde dünyanın ömrünün 7 bin yıl olduğu bunun bunun 5600 yılının geçtiği anlatılmaktadır. 7000’den 5600 çıktığında geriye 1400 kaldığına göre, ayette bildirilen Hz. İsa (as)’ın gelişi, Resulullah (sav)’in müjdelediği Hz. Mehdi (as)’ın çıkışı ve İslam ahlakının dünyaya hakim oluşu Hicri 1400’lerde gerçekleşecektir. Ayrıca Suyuti Hazretleri ümmetin ömrünün Hicri 1500’leri geçmeyeceğini de belirtmektedir: “BENİM ÜMMETİMİN ÖMRÜ 1500 SENEYİ PEK GEÇMEYECEK.” (Suyuti

HZ. MEHDİ (AS) VE HZ. İSA (AS) BU YÜZYILDA ZUHUR EDECEKLERDİR

Resim
  Sayın Ersoy Dede her ne kadar yalanlamış olsa da Mehdiyet, Peygamber Efendimiz (sav) en başta olmak üzere tarih boyunca yaşamış birçok peygamberin haber verdiği, önemini zikrettiği, alametlerini ve o dönemde yaşanacak olayları detaylı tarif ederek Müslümanları müjdelediği kutlu bir olaydır. Birçok İslam alimi de Peygamberimiz (sav)’dan bizlere ulaşan birçok hadis-i şerifin ışığında bu konuyu açıklayıp her zaman gündemde tutmuş ve ahir zamanda gelecek olan Hz. Mehdi (as) ile ümmeti müjdelemiştir. Pek çok İslam alimi, hadis imamı, mezhep imamı ve İslam tarihçisi Hz. Mehdi (as) hakkında onlarca kitap ve risale kaleme almıştır. Bu zatlar yayınladıkları bu eserlerle Hz. Mehdi'ye inanmanın İslam itikadının gereklerinden olduğunu delilleriyle ortaya koymuşlardır. Özetle, Mehdiyet konusu her dönemde Müslümanlar için şevklendirici bir unsur olarak gündemde tutulmuştur. Peygamberimiz (sav)'in ahir zamanla ilgili müjdelerinin hak olduğu ve muhakkak gerçekleşeceği konusunda Ehl-i Sü

MEHDİYET KONUSU EHL-İ SÜNNET'İN EN GÜVENİLİR KAYNAKLARINDAN OLAN KÜTÜB-Ü SİTTE'DE YER ALMAKTADIR

Resim
  Kütüb-i Sitte'de Mehdiyet hakkında pek çok hadis rivayet edilmiştir. Yalnızca Kütüb-i Sitte'de yer alması dahi Mehdiyet konusunun doğruluğu şüphe götürmeyen bir gerçek olduğunu ortaya koymaya yeterlidir. Kütüb-i Sitte'de yer alan Mehdiyet gerçeği hakkındaki hadislerden bazı örnekler şöyledir: ... Nihayet Meryem oğlu İsa iner ve MÜSLÜMANLARIN EMİRİ (HZ. MEHDİ)   ONA: GEL, BİZE NAMAZ KILDIR , der. Bunun üzerine İsa: 'Hayır, Allah'ın bu ümmete bir ikramı olarak sizin bir kısmınız diğer bir kısım üzerine emirlersiniz ' der.  (Sahih-i Müslim, c. 1, s. 209) Ebu Hüreyre (ra) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: İMAMINIZ (HZ. MEHDİ) KENDİNİZDEN OLDUĞU HALDE Meryem oğlu sizin içinize indiği zaman acaba sizler nasıl olursunuz. (Sahih-i Buhari ve tercemesi, Meryemoğlu İsa (as)'nın İnmesi Babı, 119) ... Ümmü Seleme (r.a.) şöyle demiştir: Resulullah (s.a.)'i şöyle buyururken işittim: " MEHDİ BENİM AİLEMDEN, FATIMA'NIN OĞULLARINDANDIR.

İSLAM ALİMLERİMİZİN HZ. MEHDİ (AS) VE CEMAATİ HAKKINDAKİ AÇIKLAMALARI

Resim
  İslam alimlerinin en büyüklerinden ve "Bininci Asrın Müceddidi" olarak anılan İmam-ı Rabbani hazretleri "Mektubat-ı Rabbani eserinde Mehdiyet konusuna çok kapsamlı yer vermektedir. Bu gerçeğin bazı örnekleri şöyledir: ... İnşaAllah tam bir şekilde MEHDİ ALEYHİSSELAM DA ZUHUR EDECEKTİR . Bu makamdan haber veren tabakat meşayihi azaldı... O makamın ilimlerinden ve maarifinden kelam şöyle dursun...İşbu makam, şu ayet-i kerimede manasını güzel bulur:"Bu, Allah'ın fazlıdır; dilediğine verir. Allah, büyük fazlın sahibidir." (Cuma Suresi, 4)… ("Mektubat-ı Rabbani", c. 1, Mektup 32, s. 125) GELMESİ VAAD OLUNAN MEHDİ'NİN dahi rabbı (terbiyesine gelen) ilim sıfatıdır. Hazret-i Ali gibi, İsa ile münasebeti vardır. Hazret-i İsa'nın kademi Hazret-i Ali'nin başında olup bir kademi dahi HAZRETİ MEHDİ'NİN BAŞINDADIR... GELECEĞİ VAAD EDİLEN MEHDİ, VELAYETİN EKMELİYETİNİ ALACAKTIR . Bu Tarikat-ı Aliyye üzerine gelecek ve bu Silsile-i Aliyye&#

HZ. MEHDİ (AS) BU YÜZYILDA ZUHUR EDECEKTİR

Resim
Günümüzde, Hz. Mehdi (as)’ın zuhur edeceğini kabul etmekle birlikte, bu zuhur hadisesinin yüzyıllar sonra gerçekleşeceğini iddia eden bazı İslam alimleri de vardır. Halbuki gerçekleşen ahir zaman alametlerine bakıldığında içinde bulunduğumuz dönemde Hz. Mehdi’nin yaşadığı ve çok yakında zuhur edeceği çok açık bir şekilde anlaşılmaktadır. Ehl-i Sünnet kaynaklarında bu gerçeği ortaya koyan birçok delil bulunmaktadır: Seleme b. Züfer şöyle der: “… MEHDİ, İNSANLARIN KÖTÜLÜK CÂNİLİK VE ZULÜMDEN BIKTIĞI ve hiçbir gaib onun kadar aziz ve sevgili olmadığı bir zamanda kıyam edecektir.” (El-Havi, cilt 2, s.159) Zamanın İNKİTAA UĞRADIĞI BİR DÖNEMDE Hz. Mehdi (as) denen bir şahıs gelecek… (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 14) Cafer Sadık şöyle buyuruyor: “HALK HER YERDE (KURTARICI) ARAMAYA KOYULUR. ONDAN BAŞKASINI BULAMAYINCA YİNE ONA (HZ. MEHDİ (AS)’A) DOĞRU KOŞARLAR.” (Bihar-ül Envar,cilt 52, s. 326) BİSMİLLAH HARFLERİNİN DEĞERİ KAYBETTİRİLDİĞİ ZAMAN Mehdi (as) zu

HZ. MEHDİ (AS) ZUHURUNDAN ÖNCE GAYBET DÖNEMİ YAŞAYACAKTIR

Resim
  Hz. Mehdi (as) zuhurundan önce üzerindeki baskılar nedeniyle ve Allah’ın dilemesiyle gaybet dönemi yaşayacaktır. Bazı kaynaklarda söz konusu gaybetin nasıl olduğuna dair açıklamalar bulunmaktadır: Ebu Basir der ki: İmam Muhammed Bakır’ın şöyle buyurduğunu duydum: “Bu GAYBETİN (HZ. MEHDİ (AS)’IN) SAHİBİNDE DÖRT PEYGAMBERİN SÜNNETİ VARDIR”… Dedim ki: “HZ. YUSUF’UN SÜNNETİ NEDİR?” BUYURDU Kİ: “ZİNDAN VE GAYBET”… (Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 190) O (Hz. Mehdi (as)) BİR SÜRE ONLARDAN UZAKLAŞACAK, BÖYLECE DALALET EHLİ AYRILACAKTIR. Öyle ki cahil şöyle diyecek: “Allah’a ulaşmak konusunda Al-i Muhammed’e (Peygamberimiz (sav)’in soyundan birine (Hz. Mehdi (as)’a) ihtiyaç yoktur.” (Gaybet-i Numani, s. 161)

HZ. İSA (AS)’IN İKİNCİ KEZ YERYÜZÜNE GELİŞİ KURAN AYETLERİNE GÖRE HAKTIR

Resim
  İçinde yaşadığımız ahir zaman, tüm iman sahipleri için çok kutlu ve müjdeli bir dönemdir. Çünkü, Rabbimiz'in ayetlerinde ve Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerinde iki bin yıl aradan sonra, ahir zamanda Hz. İsa'nın yeniden dünyaya gönderileceği müjdelenmiştir. Hz. İsa (as)’ın yeryüzüne ikinci kez gelişinde tanınmasını sağlayacak en önemli özelliklerinden biri ise icraatları olacaktır. Hz. İsa (as) hiçbir şekilde taklit edilmesi mümkün olmayan bu icraatlarını yerine getirerek, Allah'ın izniyle Hz. Mehdi (as) ile beraber dünyada tüm felaketlerin sona erdiği Altınçağ'ın yaşanmaya başlanmasına vesile olacaktır. Hz. İsa (as) doğumuyla ve gösterdiği mucizeleri ile kutlu bir peygamberdir. Allah, Hz. İsa için özel bir kader belirlemiş ve bu kader doğrultusunda, inkar edenlerin Hz. İsa (as)’ı öldürmek için kurdukları tuzaklarını bozmuştur. İnkar edenler, Kuran'da açıkça bildirildiği üzere, Hz. İsa (as)’ı öldürememişler, ancak onlara bu durumun bir benzeri gösterilm

SAYIN ERSOY DEDE FARKINDA OLMADIĞI BAZI GERÇEKLERİ İYİ DÜŞÜNMELİDİR

Resim
  Beyanlarından anlaşıldığı üzere Sayın Ersoy Dede, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının cezaevinde olmalarından büyük memmuniyet duymaktadır. Tahminimizce, bu memnuniyeti onun bazı gerçekleri hiç fark etmemiş olmasından veya unutmasından kaynaklanmaktadır. Şöyle ki; ·        Günümüzde Allah’a iman edenlerin ateist ideolojileri savunanlar karşısında bilimsel olarak galip durumda olmalarının ana sebebi Sayın Adnan Oktar’ın evrim teorisini ve materyalizmi yerle bir eden eserleridir. Türkiye’de bugün Sayın Ersoy Dede göğsünü gere gere, kendinden emin şekilde “Allah var” diyebiliyorsa, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının ülkemizin her köşesinde gerçekleştirdikleri yaratılış sergilerini ve konferanslarının bundaki etkisini unutmamalıdır. Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının bu çalışmalarının olmadığı bir Türkiye’de, Sayın Ersoy Dede’nin evrimi savunan ve konu hakkında bilgileri olan insanların karşısında en fazla 5 dakika içinde fikren mağlup duruma düşeceği çok açıktır. ·       Sayın Er