SAYIN ERSOY DEDE FARKINDA OLMADIĞI BAZI GERÇEKLERİ İYİ DÜŞÜNMELİDİR

 

Beyanlarından anlaşıldığı üzere Sayın Ersoy Dede, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının cezaevinde olmalarından büyük memmuniyet duymaktadır. Tahminimizce, bu memnuniyeti onun bazı gerçekleri hiç fark etmemiş olmasından veya unutmasından kaynaklanmaktadır. Şöyle ki;

·       Günümüzde Allah’a iman edenlerin ateist ideolojileri savunanlar karşısında bilimsel olarak galip durumda olmalarının ana sebebi Sayın Adnan Oktar’ın evrim teorisini ve materyalizmi yerle bir eden eserleridir. Türkiye’de bugün Sayın Ersoy Dede göğsünü gere gere, kendinden emin şekilde “Allah var” diyebiliyorsa, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının ülkemizin her köşesinde gerçekleştirdikleri yaratılış sergilerini ve konferanslarının bundaki etkisini unutmamalıdır. Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının bu çalışmalarının olmadığı bir Türkiye’de, Sayın Ersoy Dede’nin evrimi savunan ve konu hakkında bilgileri olan insanların karşısında en fazla 5 dakika içinde fikren mağlup duruma düşeceği çok açıktır.

·     Sayın Ersoy Dede bugün Türkiye’de bir gazetede korkmadan AK Parti iktidarını savunabiliyor, fikirlerini baskı olmadan ortaya koyabiliyor ve para kazanabiliyorsa Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının bunlardaki katkısını unutmamalıdır. Nitekim 2000’li yılların öncesinde Türkiye’de sol ideolojinin ne kadar güçlü olduğu, 28 Şubat döneminde Müslümanların ne kadar büyük eziyetler çektikleri ortadadır. Sayın Adnan Oktar’ın Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı 1994 yılındaki yerel seçimlerin öncesinden başlayarak desteklemesi, merhum Sayın Necmettin Erbakan’a İstanbul Büyükşehir Belediyesi adaylığı için onun adını vermesi ve bugüne kadar her türlü baskıya rağmen Sayın Cumhurbaşkanımızı dünyanın her köşesinde savunması Türkiye’de AK Parti’nin iktidara gelmesinde ve güçlenmesinde önemli sebeplerdir. Bugün AK Parti’nin toplumdaki fikri zeminini oluşturan ve güçlendiren ana faktör Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının kültürel faaliyetleridir. Tüm bunlar Sayın Ersoy Dede’nin bugün ülkemizde sol ideolojinin baskıları altında bir hayat sürmesine mani olmuştur.

Sayın Ersoy Dede Peygamberimiz (sav)’in ve büyük İslam alimlerinin ittifakla kabul ettikleri Hz. Mehdi (as), Hz. İsa (as) gibi gerçekler üzerinde iyi düşünmelidir. Bunları inkar etmenin ne kendisine ne de diğer insanlara hiçbir faydası yoktur. Faydası olmadığı gibi büyük zararları vardır. Nitekim inkar ettiği Deccaliyet, yani İngiliz derin devleti yüzyıllardır insanların dünyada acı üzerine acı çekmelerindeki en büyük sebeptir. Deccaliyet görmezden gelindiği için hiç zorlanmadan yeryüzündeki zulmüne devam etmekte, insanları Allah’ın yolundan saptırmaktadır. Örneğin Deccalın Hz. Mehdi (as)’a yönelik zulmü bir hadiste şöyle anlatılmaktadır:

“(Mehdi:) Ey insanlar! Resulullah’ın zikrettiği deccal işte budur” der. Deccal hemen onunla ilgili emrini verir de o zat karnı üzerine uzatılır ve arkasından: “Onu alın da yaralayın” der. ARTIK O ZATIN SIRTI VE KARNI DÖVE DÖVE GENİŞLETİLİR. Bu sefer (Deccal) onu iki eli ve iki ayağı ile yakalar da fırlatır atar. İNSANLAR DECCALİN ONU BİR ATEŞ İÇİNE ATTIĞINI SANIRLAR. HALBUKİ O BİR CENNET İÇİNE ATILMIŞTIR. (Mehdilik ve İmamiye, İbrahim Süleymanoğlu, s. 40)

Görüldüğü üzere Deccal, İslam’ın yeryüzüne hakim olması için çabalayan Hz. Mehdi (as)’ı yok etmek için çaba harcayan bir varlıktır. Ancak bunu yaparken fark etmeden onun etkisini daha da arttırmakta ve onu cehennem yerine gerçekte cennete yöneltmektedir.

II. Mehmed’in (Fatih) oğlu Cem Sultan‘ın isteği üzerine yaklaşık 1474-1481 yılları arasında Ebu’l-Hayr Rumi tarafından derlenen Saltukname isimli başyapıtta, Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as) buluştukları yer olarak geçen Edirne’nin cennet bir mekan olarak belirtilmesi, Deccalın fitnesinden uzak kalacağının söylenmesi de üzerinde düşünülmesi gereken bir bilgidir. Bu bilgi Türkiye’nin ahir zamanla ilgili konuların her zaman merkezinde olacağına işaret etmektedir.

Ve dahı Hak Ta’ala Kur’an’da buyurur kim lem yuhlak mislüha fi’l-bilad (Öyle  bir kavim ki memleklerler içinde onun gibisi yaratılmamıştı) Bu şehr dahı Şam’a müşabihtür letafette, acep buna ne dine idi? Dahı ol yirde yattı ol gice düşinde Fahr-ı alemi gördi. Ayas’a eyitti: “Server: biz can göziyle Edirne’yi görüp dururuz. Cennet bika’âlarından bu bir buk’adur. Cennet bunun zahir üstindedür. Hak Ta’ala Hazreti buna nazar idüp Kur’anda Rum dimiştür. Ve Rum’un bu aslıdur. Elif lam mim gulibetü’r-rumu fi edne’l-ard’dan (Rumlar mağlub oldu, en yakın yerde) murad bu Edirne’dür. Bunda Müslümanlık nusret ve ferahlık bulup daim kuvvet bula yefrahu’l müminune bi nasrillah (Müminler ferahlanacak, Allah’ın zafer vermesiyle) ola el –emr tarihinden ki bu biz adedinde mevcuttur. Çün ol hin ola benüm kavi ümmetüm bu diyarda gelüp cem olısalardur ve Beni Asfarla bunlar ceng idüp helak eyleyiserlerdür. Ve İsa – a.s.- Mehdi’ye leşker olup, küffarı kat idiserdür. Hak Ta’ala bu yiri Deccal çıktuğı vakt anun şerrinden saklaya ana göstermeye gaziler yüzi suyına halas eyleye bu yir kavmi kuvvetle bu yir darü’l-İslamdur, fitneden emin kalmıştur. (Saltukname III- s. 324-325)

Sayın Ersoy Dede bu anlatılanları kabul etmese de bir şey değişmeyecektir. Allah’ın izniyle çok yakında Hz. Mehdi (as) ve Hz. İsa (as) zuhur edecek, Türkiye’nin öncülüğünde İslam Birliği kurulacak, İslam yeryüzüne hakim olacak ve tüm dünyaya kardeşlik, bolluk, adalet ve sevgi hüküm sürecektir.

Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız.

                                                                                         TEKNİK VE BİLİM ARAŞTIRMA VAKFI


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HZ. İSA (AS)’IN İKİNCİ KEZ YERYÜZÜNE GELİŞİ KURAN AYETLERİNE GÖRE HAKTIR

HADİSLERDE BİLDİRİLEN AHİR ZAMAN ALAMETLERİNİN BİRÇOĞU GERÇEKLEŞMİŞTİR

DECCALİYETİN MERKEZİ OLAN İNGİLİZ DERİN DEVLETİ SAYIN ADNAN OKTAR’IN ARKADAŞ GRUBUNU HEDEF ALMIŞTIR